24 Haziran 2013 Pazartesi

Hüzünler Kaldı Bizde Kazım !...



Şöyle üç beş cümle ile günü geçiştirecek değiliz elbette Kazım için.Yada düzenli bir kaç hasret kokulu dizelerede deyinmeyeceğim.Pek düzenli hayatımız olmadı.Herhangi bir düzensiz gidişlerindendi belkide ebediyete gidişi.Haziran'ın yirmi beşi.Dışarıdaki sıcağı buz kesen bir haber dalgalanır.''Kazım hayata gözlerini yumdu...''

İşte böyle şarkıları gibi yazgısıda yakışır şekilde gitti Kazım.Belki tam da vaktiydi.O çok sevdiği,horonlar oynadığı,şarkılar sığdıramadığı bu toprakların,derelerin,ağaçların giderek yok edildiği bugünleri görmemeliydi.Hopa'nın hırçın çocuklarına edilen zulümleride.Kim bilir belki bugün olsa elinde gitarıyla tomaların karşısına dikilen o olacaktı.Yada bu çatışmaları şarkılarla bastıracaktı.Çünki o ülkenin olmaz denilen tabularını yıkıp Doğu topraklarda denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirecek kadar her dile,her renge ortak bir daldan tutundu.Çünki aynı hayal kırıklıklarının acısı da ortaktı...

Savaşı hiç dinmedi savaşanlarla.O savaştıkça şarkılar söyledi.Ama kendi savaşına yetemedi.Kim ağlamadı ki göz yaşlarını muhtelif yerlerde saklayarak.Tinercisinden,kentlisine,köylüsünden işçisine.Harbiye'ye gelen karanfil kaplı o tabut öylece binlerin önüne koyuldu.Sanki o oradan kalkıp birazdan mikrafonu eline alacakmış gibi bir hava vardı.Sanki anlamını dahi bilmediğimiz lazca bir şarkı ile bütünleşcektik.Ama olmadı.Omuzlara alınan Kazım yavaş adımalarla uğurlandı.O beklediğimiz şarkılar ağıtlara dönüştü.ITepede ki güneş ıslak yanakları kurutmaya yetişemedi...

Fındık ağaçlarının kuşattığı Hopa'nın köy mezarlığında ceketini bırakıp gitti şair ceketli çocuk.O kadar şarkıyı bıraktı ki ardında bizlere,bazen hiç beklemeden yazdığın cümlede dahi şarkılarından izler taşıyor.Farklı yürüyoruz yolları.Farklı davranışlardayız bakkala,manava...

Sekiz yıl oldu sevgili Kazım gidişinin ardından.Ama biz halen işte öyle senin gibi farklı yolların,farklı davranış biçimlerindeyiz.Bir kot ceket giyip,İstiklal'in bir köşesinde hüzünlü şarkılarına durup kulak verecek kadar vakitler ayırıyoruz,herkesin aceleden koşturduğu o caddede.Başını bir yana eğip saçlarını geriye alasımız geliyor.Dökülen saçların akıla geliyor,hüzünleniyor,duruluyoruz.Deniz kenarlarındaki dalgaların seyrinde buluyoruz seni.Bazen bir kömür sobasının başında.Bazen cama vuran yağmur damlalarının sesinde.Sen hep bizlesin Kazım.Mücadelelerin kadar sonsuz,devrim kadar asil,denizler kadar asi...

Bizden selam olsun özgürlüğün hüzünlü çocuklarına.
Bizden selamlar olsun toprak anaya.
Ve bir türlü dinmeyen vurgun sevdalara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder