25 Nisan 2013 Perşembe

Romanların Hüzünlü Hikayesi ; Hıdrellez






Oyun başlamadan 24 saat evvelinde,bir gün sonrası nasıl  bir oyun seçeyim diye onlarca oyun içeriği okudum durdum.Her ne kadar oyun eleştirilerinin aslında kişiye göre şekillenerek değerlendirildiğinden kulak asmamaya özen göstersemde yinede insanda olumlu olumsuz iz bırakıyordu.Konusunu tek tek incelediğin oyunlarda gözüme çarpan tek oyun Hıdrellez idi.Bir nehir ve kenarında yaşanan hüzünlü aşk hikayesi seçmimde önemli bir rol oynamıştır.Hıdrellez ustalarca görünüşte değerlendirilmeye tabi tutulmamış pek.Bir çok tiyatro seyircisi ve oyuncuların zaman zaman dile getidiği gibi  seyirci bu büyük şehirin semtine göre değişmekte.Kültürel farklılıktan ziyade sosyal algı sanırım bu hususta tiyatroda da olsa kendini göstermekte.Hıdrellez oyununun Kağıthane sahnesinde kısa sürede sahnelendiğini hesaba kattığımda neden bendeki kadar ses getirmediğini az çok çözümledim...

Yer Üsküdar ! İstanbul trafiğinin bin bir çilesi altına girmemek ve bir kaç bardaklık çay stoklama vakti kendime ayırmak için erkenden yola koyuluyorum.Yüzlerinde türlü çile bulanmış insanların evlerine koşuşturduğu dakikalarda benim oyuna koşturmam kafamda hep çatışmalara yol aşmıştır.Fazla uzatma diyerekte kendimi teskinlemişimdir sonuca ulaşamadığımda.Ulaşamamak demişken bindiğim otobüs Çiçekçi istikametinde yürümesi gerekirken,oluşan trafik kazası nedeniyle Zeynep Kamil yönüne dönmek zorunda kalıyor.O yönde de farklı bir kazayla muhatap kaldığımızda bir eyvah çekiyorum.İnip yürümekten başka çare yok diyerek koşar adımlarla sahneye doğru yol alıyorum.Oyunun başlamasına 5 dk kala sahneye yetişiyorum.Koşturmadan kalan yorgunluktan ziyade çaylanamadığımın üzüntüsüyle yerime kuruluyorum...

İlk tespit ! Önümde beliren bir mahalle dekoru.Evler iç içe.Çatılarında,duvarlarında,asmalarında o bükük hal nasıl bir çağrışımdır öyle.Rengarenk ev ışıkları.Keza sokak direği.Çiçek desenli tül perdeleri.Boyalı tahta kapıları.Köşelerine yığılmış leğenler,kasalar...Bir an oyunun incelediğim konusu kafamda belirdi.Sıkı dur dedim kendime.Çok ayrı bir oyundasın bugün.Çünki bu dekor benimde yaşadığım eski mevkilerin bir benzeriydi...


Kısacası oyun içeriği ile Roman mahallesi entegre edilmiş ve çokta şık olmuş.Oyun başlangıçta mahallenin girişinde yere çökmüş her daim enstrümanlarıyla eğlenen gençlerinin hayata olan sitemleriyle başlar.Ortada aralarında turnike ettikleri içki şişeleri eşliğinde tabi.Bu sitemler arasında dikkati çeken skeç şudur ; ''insan rengiyle alay edilirmi...'' Bahtları gibi ten renklerinin karalığından yakınırlar.Sohbetin sonu Hıdrellez'in doğuşuna kadar sürer.Burada da ; ''herkesin tek tanrısı var,bizim iki tanrımız.Ama bir türlü mutlu olamadık hayatta...'' derler.İki tanrının birbirleriyle olan düşmanlıklarının son bulmasıyla Hıdrellez günü nehire girerek temizlenip,ten renklerinin açılacağını,dileklerinin gerçekleşeceğini o günden beridir umut ederler.

Bu Roman mahallesinde yaşayan teyze Tinke ile genç ve güzel torunu Seyyal'ın beklemedikleri bir misafirleri gelir.Bu geliş onların rutin giden hayatlarınada yeni sorular ve çözümlemeler açar:Misafir yıllar önce o mahalledeki hayatı red eden teyze Tinke kardeşinin oğlu Ender'dir.Ender iyi bir felsefe öğretmeni fakat güzel bir dünya kurma eylemleri nedeniyle siyasi olaylara karışmış aranan biridir.Saklanabileceği tek yer olarak gördüğü,polisin dahi girmeye cesaret edemediği bu mahallede,tek akrabası olan teyzesinin yanında kalacaktır.İlk bakışta teyzenin gaddar yüz ifadesini görülebilir.Fakat içinde yatan vicdan oyunun ilerleyişinde anlamaktayız.Seyyal içinde özgürlüğüne düşkün İstanbul'u çok merak eden bir kızdır.Birde sevdiği var.Fakat sevdiğinin illegallikten hapise düşmesiyle birlikte ve gelişen dedikodular ile içindeki özgürlük ruhu tamamıyla dışa vurur.Mahallede daralan o çamurlu yolları aşamamayı kabüllenmenin zorunluluğunu yaşamaktadır.Ender Seyyal'da ki bu halin farkındadır.Ona İstanbul'u anlatan bir kitap hediye eder.İçten içede Seyyal'a aşık olmaktadır.Fakat yaşadığı hayat ve gelişenler buna izin vermez.

Mahallede Hıdrellez günü yaklaşmaktadır.Tüm mahalleli büyük bir heyecanla o günü bekler.Tüm bu dar yaşamlar arasında Ender'in arkadası Ziya ile yaptığı telefon görüşmesinde artık gizlendiği yerin güvenilir olmadığını anlar.Nerhirden kaçış planları kurulur.Plan Hıdrellez günü bir balıkçı yardımıyla Yunanistan'a kaçmaktır.Hıdrellez sabahının ilk saatlerinde nehire gelen Ender Seyyal'ı görür.Fonda beliren nehirin sesi eşiliğinde Seyyal ile Ender vedalaşır.Tüm mahalleli nehir kıyısına Hıdrellez kutlamalarına gelir.Şarkılar çalgılar oyunlar havalar derken ansızın silah sesleri herşeyi durdurur.Polis Ender'i nehirde vurur.O an sessiliği Seyyal'ın iç burkan ahıtları yükselir.Yerde kalan İstanbul kitabı ve davamında ki hüzünle karışık devam eden çalgı ile oyun son bulur...

Oyunun konusu,dekoru bir tarafa.Oyuncuların gösterdiği olağanüstü performansı asla es geçmemek gerekir.İki perdeden  ve uzun süren göze çarptığında oldukça zor bir oyunda bu kadar çaba ve beceri alkıştan salonu adeta yıktı.Öyleki oyuncular selamlamada dahi roman havaları eşliğinde oynamalarıyla bunu ispatladı.Dolan gözleri sakınayım derken sahnede böylesi oyuna eşlik edesim gelmedi değil.

Oyunu yöneten Ali Yaylı'nın,Roman vatandaşlarımızın toprakları olan Hacı Hüsrev'de doğup büyümesinin oyuna bayağa etkisi olduğunu göstermekte.Böylesi bir hikayenin ucundan tutup sahneye aktarmak için bizzat yaşamış olması gerekir zaten insanın.Bir an kendimce saçmalayıp,acaba sahnedekiler oyuncu değilde,Hacı Hüsrev'den getirilmiş özel bir ekipmi diye sormadım değil.Küçüklüğümün bir dönemi Romanlar arasında geçmişti.Az çok nasıl yaşarlar,ne düşünürler bilirim.Her zaman endişe ile bakılıp,hatta bazen hor görülürler.Lakin mahallecilik kavgalarının olduğu zamanlarda bile hiç bir zararlarının yakın çevrelerine dokunduğuna şahit olmadım.Hatta yardımlarından da nasiplendiğimiz olmuştuır.

Oyunun müziklerinde Balık Ayhan'ın da parmağı var.Bilhassa şu roman'ların hayatını merak edenlerden öte,bu çalgıların oyunların,kostümlerin lügatların,aşk acılarına güzellğine gelinde bir şahit olun.Böylesi değerlerie sahip çıkalım kaybetmeyelim,desteğimizi esirgmeyelim.5 Mayıs'a kadar sürecek oyun aynı zamanda açık havada da gösterimde olacaktır.Ruhunuzda zihninizde hayat boyu iz bırakacağından şüpheniz olmasın...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder