6 Temmuz 2013 Cumartesi
Tutulur Gözlerim Sevdalara
Kan çanağına dönen gözlerim,ne bir uykusuzluğun, ne vardiyasına yenik düşmüş bir işçinin,nede derinlerine düşmüş bir ruhun eseri.Bazen öyle tutulup kalıyor,kendimi bir duvarın badanasında ki fırça izlerine hapsediyorum.Renkli hücreler çiziyorum.İç içe geçmiş bir sürü hücre.Düğüm olmuş.Labirentlerinin arasında çıkış arayan kaybolmuş yaramaz bir çocuk gibiyim.İrileştiğini hissediyorum göz bebeklerimin.Dikkat veriyorum en ufak kıpırdayışlara.Bir sineğin dahi özgürce uçuşuna dalıyorum.Bir sehpanın eğik duran bacağına...Pardon ! Bu gözlerin yön ayarlarına,donup kalmalarına,buğulaşmasına,büyüyüp küçülmesine etken olan sebebin adı neydi ?
Uzak diyarlarında zordur karşılıksız sevdaları gözetlemenin.İçinde büyüdükçe,dallanıp budaklandıkça, dikkat budalası olursun.Tek hecelik söz bile kaçmamalıdır.Yahut dinlediği şarkıları,sevinçleri,üzüntüleri.Her birine şahit olmak istersin.Pür dikkat beklersin...Kuruyan yapraklarının kahverengi solgun halleri hastalıklıdır ağaç ruhlarında.Bir an önce dökmek ister.Sonbaharları bekler.Bir esinti ile kıpırdamak ister.Kıpırdasın ki dökülsün yaprakları boz toprağa.İşte böyle kıpırdayışlara hastalanır insanda.Tüm dikkatini böyle kıpırdayışlara adar...
Günün hangi saati olduğunun hiç bir önemi yoktur.Gözün cebinden sıkça çıkardığın telefondadır.En ufak uyarı sesiyle heyecanla sarılırsın telefona.En yüksek ses tonuna alır,öylece bekler durursun.Beklenmedik her hangi uyarılara küfür edersin,dertlenirsin.Anlık heveslerin kırılır.Bir hevesin anlık kırılması kadar nasıl bir kırıklık vardır üstüne bulamadım.Alıştıra alıştıraydı oysa şimdiye kadar üzerimize dökülen acılar,kırıklıklar..
Hazır kıta bekleyen askerler gibi; uykusunun savaşından geçmiş,kendiyle direnmeyi aşmış,her an sefere çıkacakmış gibiyiz geceleri.Evet, ansızın gelecek tek bir davet için bile aniden şehri terk edecek kadar hazırız.Yada soru diye gelecek mesajlara.Onlara da ani cevapların bilenmiş olmalı keskin ve parlak bir kılıç gibi...
Yada hiç beklememeyi bekliyoruz.Ölüme giden bir insanın umutsuz boş çırpınışları gibi.Canımızı acıtacak belki bazen gördüklerimiz.Kör olası bir beddua seçeceğiz o an.Ton ağırlığında olacak göz kapaklarımız.Onlar gibi,kalpler gibi daha nice kapanışlar yaşayacağız diye soracağız kendimize.Bir kaç damlayı nazla atacak belki göz pınarlarımız.Yer yer,adım adım akıtacağız önümüze.Sileceğiz elbet.Ama o gözlerin derinliklerinde ,suya düşen bir kitabın kuruyan sayfalarında ki buruşukluk gibi bir sayfa daha saklayacağız...
Halen tutulur gözlerim.Halen hevesleri pırıl pırıl dır.En ufak işarette manalar arar...
Çıplak bakan gözlerim.Benim kömür karası gözlerim.Yorgun ama gören gözlerim.
Sevdalara dair ne varsa hiç eksiksiz yansıt yüreğime.
Çünkü sen ,ben o üçümüz de oradayız...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder