Her sabah uyanıştan itibaren insanların rutinleşen hayatlarından şikayetler duymaya başladım iyice.Hayatın sıkıcılığı,yapacak birşey bulanamaması,endişeler,anlamsız diyaloglar dinledim.Hep iyi bir dinleyici oldum.Bazen kendimi ciddi ciddi çözüm arayan biri olarak gördüm.Ama ne zaman ki bu zırvalıkların insanlarda dindiğini anlasam,o zaman dinleyiciye de ihtiyaç duymadıklarını gözlemledim.Sustum ! Önce penceremi kapattım.Kumruları dahi dinlememeye söz verdim.Çünki o da yavrusu kanatlanana kadar oradaydı.Onunda susası gelecek ve uzaklaşacaktı...
Kimselerin tahmin edemediği meçhul mevkilerde kendinle başbaşayken,ummadık bir anda telefon çalar,yahut kapı.Bazen kalp kapısına dayananda olur.Ne gelirse gelsin hayatımızda red etmeyi kabüllendirememiş bireyler olarak buyur ederiz .
Önüne bir yığın dert kucaklayanların yarattığı çığın altında kalırız kimi zaman.Derman bulmaktan ziyade içini öyle bir dökerki,bıraktığı tüm negatif yükü sanki kendi yükümüzmüş gibi omuz veririz.Bazen kadehlerin arasına koyarız.Bazen bir kaç ezgi,altı çizilesi üç beş kelam eder bir şekilde nasihatlarız karşımızdakini istemeden.Nasihat gerçekten vereni rahatlatır.Bunu hem benimseyip,hemde vermek istem dışıdır.Buda eski hatırlara dayanan bir nevi araçtır.Karşındakinin yüzüne vuran mutsuzluğu bir nebzede olsa dağılır.
İş ilişkileri ve duygusal çatışmaları arasındaki hayata sıkışıp kalan insanoğlunun bu dar boğazdan çıkışı çokta sürmez.Neticede dertlendiği yaşam ufak çaplı bir kaç iniş çıkışla rutine girebilen bir şekilsel eylemdir.Ansızın bakmışsın dün gece kafa kafaya verdiğin insan bugün o şekilsel yaşamına girmiş,seni de bu rutinin kıyısında bırakmıştır.İşte öyle kalın duvarlar örerler o hayatlarına.Sonra yine adres sensindir.
Bir sonraki,bir sonraki derken bir de bakmışsın bunca yıkıntılar arasında kalmalardan sonra bize kalan,sabah yanı başına düşmüş romanlar,eski bir kaç fotoğraf,akşamdan nükseden ufak ağrılar.Güneşin doğuşuna takılır gözün.Tutkularım dersin.Onlara ait olmanın bağlılığını benimseyip uğrunda yola koyulursun.Hiç bir hesap katmadan,kaygılar beslemeden türlü düşünceler büyütürsün.Yapılacak o kadar çok şey vardır ki zaman bile az gelir.Gece çabuk gelir,sanki kitabın bir kaç satırında sonlanıverir.
Eksik birşeyler var diyerek kendimizi sorguladığımız bu cümlenin yerini artık başka düşünceler alır.İyiki eksik birşeyler var deriz mesela.Bunca rutinliğe bulanan insanlar arasında,sıradanlaşmadan,tasalanmadan bir hayatın sefasını sürmenin keyfini yaşarken aslında eksik olanın bizde değilde karşımızda olduğunu görebiliriz...
Evet ! Biz bu çemberin dışındayız.Tüm bedenimizle,tüm ruhumuzula,tüm yaşamımızla dışındayız.Çemberin içindeki mutluluk iç içe geçer.Dışı yüzeysel bir mutluluktur ve en sahicisidir.
Bir sonraki,bir sonraki derken bir de bakmışsın bunca yıkıntılar arasında kalmalardan sonra bize kalan,sabah yanı başına düşmüş romanlar,eski bir kaç fotoğraf,akşamdan nükseden ufak ağrılar.Güneşin doğuşuna takılır gözün.Tutkularım dersin.Onlara ait olmanın bağlılığını benimseyip uğrunda yola koyulursun.Hiç bir hesap katmadan,kaygılar beslemeden türlü düşünceler büyütürsün.Yapılacak o kadar çok şey vardır ki zaman bile az gelir.Gece çabuk gelir,sanki kitabın bir kaç satırında sonlanıverir.
Eksik birşeyler var diyerek kendimizi sorguladığımız bu cümlenin yerini artık başka düşünceler alır.İyiki eksik birşeyler var deriz mesela.Bunca rutinliğe bulanan insanlar arasında,sıradanlaşmadan,tasalanmadan bir hayatın sefasını sürmenin keyfini yaşarken aslında eksik olanın bizde değilde karşımızda olduğunu görebiliriz...
Evet ! Biz bu çemberin dışındayız.Tüm bedenimizle,tüm ruhumuzula,tüm yaşamımızla dışındayız.Çemberin içindeki mutluluk iç içe geçer.Dışı yüzeysel bir mutluluktur ve en sahicisidir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder